17 Aralık 2024 Salı

KURTAR BENİ !

 1982


Sokağına baktı.Bu harabelikler,bu izbelikler,bu yıkıntılar,bu döküntüler...Bana bir fırsat verilse tüm sokağı yıkarım ve yeniden yaparım diye düşündü.

Mahallesine baktı.Kırık dökük evler,kıvrıla kıvrıla giden ucube sokaklar,parçalanmış kaldırım taşları,eski bacalardan sızan kömür kokusu;Eski  Bakkal,Yorgancı,Süpürge imalatçısı,tabelasız dükkanlar,iç içe girmiş, boyası sıvası atmış müstakil evler,geceleri sanki Allah'ın bile terk ettiği çıkmaz sokaklar,sabaha karşı gevrek kokusunun sigara dumanı kokusuna karıştığı Fırın...Ben olsam tüm mahalleyi yıkar ve yerine Villalar,Uydu kentler,yeşil alanlar yaparım diye düşündü.

Kentine baktı.Otomobiller,Binalar,Stadyum,Bisikletler,Traktörler,Pakistan Minibüsleri gibi süslenmiş Köy Minibüsleri,Eski Java,OGAR,MZ,Peugeot Motosikletler,Yeşil Murat124'ler, Kahverengi Renault12'ler,Barakadan Bozma Hastane,yollarda arkasında siyah toz izi bıraka bıraka giderek kömür taşıyan At Arabaları...Üçüncü Dünya diye düşündü,biz çok geri kalmış bir ülkeyiz...Acaba Ben Belediye Başkanı olabilir miyim?

Ülkesine baktı.Allahaşkına burada yaşanır mıydı?Büyük Şehirlerde bir iki semt ya da bir iki mahalle gerisi harabe!Her şeyi yıkmak gerek diye düşündü.Tüm Türkiye'yi yıkıp yeniden yapmak gerekir dedi kendine.Boğaz'da üç beş Yalıyla güzellik olmazdı.Her şey Türkiye'nin faydasına olmalıydı.Para lazım çok dedi kendine,Ekonomi okumalı,İnsanları,Apartmanları,Parkları,Otomobilleri,Okulları,Cezaevlerini,Adliyeleri,Valilikleri,Her şeyi,tekrardan düzenlemeli,yenileştirmeli;yoksa hep böyle sürüneceğiz!

Dünyaya baktı.'Batı' fena değildi,ama o da sonuçta 'Doğu'nun iyisiydi.Doğu ise hiç sormayın!Hayır,Londra'yı da sevmiyordu,Kahire'yi de!Buenos Aires'i de sevmiyordu,Manila'yı da!Tanrım bu dünya nasıl düzenlenecek dedi kendine;Para lazım,Aydınlanma lazım,okumak lazım,bir Politikacı olmalıyım,insanlara Deli Petro'nun,Atatürk'ün,İran Şahı Rıza Han'ın yaptığı gibi çeki düzen vermeliyim,Tüm Dünyayı kurtarmalıyım,Tüm Dünyayı yenileştirmeliyim,adeta yeni bir 'Cennet' yaratmalıyım...

Sonra da kendine baktı.Manisa Akıl Hastanesi'nde buldu kendini.Hemşireler bazen bu tuhaf adamın hatırını soruyor,bazen de içeriye kontrolle soktuğu ve EKT (Elektro Şok) tedavisi yüzünden hiç okuyamadığı bir iki kitabın sayfalarını karıştırıyorlardı...


2015


Deliriyorsunuz, Haberiniz Yok!

Ben bunu daha önce İngilizce bir kaynaktan okumuştum.Bir iki hafta önce de Türk Medyası'nda yer aldı haber, ama Hande Erçel- Hakan Sabancı aşkı kadar "sansasyonel" olmadığı için, Güzide Medyamız üzerinde durmadı.

Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) göre 2050 yılına bile kalmadan, dünya nüfusunun yarıdan fazlası akıl hastalıklarıyla bogusacakmis.Anksiyete'den Şizofreni'ye, Borderline Kişilikten Bipolar Düzensizliğe, artık Allah ne verdiyse,kim koca dayağından,kaynana dırdırindan, Astsubay tokadindan bıktıysa soluğu Psikiyatri Polikliniklerinde alacakmış; tıpkı bugünkü gibi!

Ben bu haberi aslında dünya nüfusunun üçte ikisi olarak hatırlıyorum,ama ne farkeder? Sonuçta bir gün hepimiz delirmeyecekmiyiz ki? Zaten bu dünyada yaşamak bile başlı başına bir delilik değil mi?

Psikiyatri bilimine göre, Akıl Hastalıklarının nedeni bilinemez;her şey olabilir: Çocukluk travmaları, iflas etmek, sevdiğini kaybetmek,Terör ve Savaş ortamı, hatta hiç durmadan saatlerce günlerce yüksek sesle müzik dinlemek,hatta günlerce haftalarca kapalı ortamda kalmak,hatta civa'ya maruz kalmak... Dolayısıyla ben burada Saftirik Aydınlanmacı yazarların sık sık yaptığı gibi "Ne oldu bize?","Nasıl bu hale geldik?" tarzı edebiyat parçalamak istemiyorum.Mamafih madem az biraz okumuş insanız düşüncelerimi bir beyin jimnastiğine dönüştüreyim.

Bazen kendimi tartiyorum, Psikoloji'de "Algıda seçicilik" kavramı vardır,acaba o yüzden abartıyor musun diyorum,ama yok, insanlara bakıyorum,sanki bu hastalıklar salgın gibi yayılıyor, Türkiye'de ne izlesem,kimi duysam bu hastalıklara yakalanmış. Akıl Hastaneleri bile dolup taşıyor!

Bunun nedenleri ne olabilir? Kendi ülkemi daha iyi tanıdığım için yalnızca Türkiye hakkında konuşacağım.En başta Medya-Sinema-İnternet-Populer Kültür bambaşka bir dünya yarattı ve iyi mi oldu kötü mü oldu bilemem.Ancak dünya halkları buna hazırlıksız yakalandı.Hayallerinde bile göremeyecekleri güzellikleri,serveti ya da çirkinlikleri ve yoksulluğu gördüler.Bu değer yargılarını alt üst etti.Binlerce örnek vermek istemem lakin tek tuşla (ya da tıkla) hem seks gördüler hem cinayet,hem eğlence gördüler hem cenaze! Insanların ruh dünyası allak bullak oldu.

Yoksulluk konusunu es geçiyorum, çünkü dünya binlerce yıldır yoksul insan kaynıyordu,tek neden bu olamaz.Bununla birlikte yoksul insanların tutunacak dalı pek fazla kalmadı modern hayatla ve Batı'da alt kültürlere,karşıt kültürlere,bizde ise (Belki de tüm Doğu dünyasında) daha Radikal fikirlere kaydılar ve her Radikal kişi gibi uzlaşmaz bir ruh hastasına evrildiler.

Modern dünyada can güvenliği büyük yara aldı.Eskiden savaşlar vardı ama insanlar daha bilgisiz-cahil olduğu için bunlara katlanabiliyordu.Oysa bugün Türkiye'deki ya da Meksika'daki cinayetlerden tutun, Amerika'daki "Shooting" lere,bir hiç uğruna ölme anksiyetesi pek çok kişiyi sardı.-Bu ayrı bir konu ama İdam Cezası artık yok,iyi mi kötü mü bilmem!

Yediğimizden içtiğimizden soluduğumuz havaya, ilaçlardan aşılara her şey değişti.Komplo Teorisyeni manyaklar gibi "Hepimizi zehirliyorlar" demiyorum, dikkat edin.Bu zaten tarihin olağan sürecidir.Her şey değişir.

Iletişim çağı,Siber kültür kötü örneklerle dolu bir hayali (ya da kabusu) bize pompaladi.-Nasil bomba yapılacağını internetten öğrenebilirsiniz ya da birisini nasıl zehirleyebileceginizi bir diziden kolaylıkla hafızanıza kaydedebilirsiniz.

Dünyanın her yerinde Zengin-Güzel-Mutlu imajı bize satıldı.Buna erişemeyeceğini bilen ezici çoğunluk öfkeli, küfürbaz,sinirli bir ruh haliyle içip içip birbirini yumruklayan; hiç bir etik yasası tanımadan birbirini dolandıran nefret dolu ayak takımı bir güruh yarattı.

Eskiden Pozitivist Aydınlanmacılar "Her şey Ailede başlar" derlerdi,ama Aile kavramı iyi olsa bile Okullar ve Toplum, çocukları,dört nala koştura koştura Atı çatlatan ulaklar gibi, başarıya, zenginliğe,kariyere, akademiye sürdüler.Kimileri başarılı oldu,ama geride kalan muslukcular, aşçılar, berberler "sıradan" bir hayat yaşamanın,belki de ezikligini duydular.

Toparlarsak, dünyanın en mutlu ülkeleri, bilirsiniz, İskandinav ülkeleridir,ama orda bile İntihar,Alkolizm,Uyuşturucu gibi vakalar yoğundur ve en önemlisi bu insanlarda bir Amerikalı sevecenligini görmezsiniz.Birbirleriyle ve Yabancılarla konuşmazlar bile!- E Norveç bile böyleyse, canım Türkiyem ne yapsın?

Sözün özü artık akıl sağlığı yerinde olmayan bir dünyaya doğru hızla gidiyoruz.Ben Psikiyatrist değilim, Sağaltım'dan başka ne yapılır bilemem,ama tek bildiğim şu: Kabullenmek!Evet,bu ayıptır,rezalettir, günahtır demeyeceksiniz,benim oğlum benim kızım Psikiyatri hastası olamaz demeyeceksiniz ve ona tedavi imkanı sağlayacaksınız.Tek fikrim bu!

Bu Çağ'da hâlâ psikiyatrik hasta olmayı bir rezalet olarak görüyorsanız, üzülmeyin artık sizin gibi milyarlarca daha hasta var.

Deliriyorsunuz, önlemini alın ve yeni bir Dünya yaratın.Söyleyecegim bu kadar!




CHP Nasıl Kurtulur?

'Asla Kurtulamaz'! diyerek aslında yazıyı başlamadan bitirmek isterdim.Ama madem ki bu kadar iddialı bir konu seçtik,kendi siyasi düşüncelerimi ve niye bu kanıda olduğumu,sıradan bir CHP seçmenine anlatır gibi açıklamaya çalışayım.

Öncelikle CHP,Türk seçmeni için ne anlam ifade ediyor ona bakalım.Herkesin bildiği gibi CHP 1923 yılında kurulmuş ve T.C. ile aynı yaşa sahip şu an ki en eski partidir.Kuruluşu da Devlet eliyle olmuş ve 1923-1950 arası tam bir 'Devlet Partisi' statüsünde Türkiye'ye yön vermiştir.Doğrudur bu yıllarda bazı 'İnkılaplar' CHP sayesinde hayata geçirilmiş,ama 1950 sonrası Demokrasinin 'gelmesiyle' birlikte CHP için kötü günler eşikte belirmiştir.1950'den sonra da CHP ,bugünkü 2023'e kadar 'Karaoğlan Ecevit' faktörünü saymazsak,bir daha doğru dürüst hiç İktidar yüzü görmemiştir.Peki ne olmuştur da Cumhuriyeti kuran parti,bir daha hiç Cumhuriyeti yönetmeyi ve iktidar olmayı başaramamıştır?

CHP'nin önce Sağ-Muhafazakar cepheden fotoğrafını çekelim.CHP niye sevilmez?Elbette bunun nedenlerinden ilkinin 'Din düşmanlığı demeyelim de,Dine set çekip Laik bir toplum ve Devlet inşa etme' ideali olduğunu İlköğretim çocukları bile bilir.Bu anlayış da Yeminli CHP Düşmanı büyük bir kitle yaratmıştır ve bunun izleri Türkiye Cumhuriyeti yaşadığı sürece devam edecektir.Ama ben nedenin bir tek bu olduğunu asla düşünmüyorum.Bu kadar basit olamaz bu ve aslında Ana neden CHP'nin uyguladığı,daha doğrusu uygulayamadığı Ekonomi Politikaları sonucu Halkın "hep yoksul yine yoksul"  kalmasıdır.Bir diğer neden de,Alaturka Müziğin yasaklanmasından tutun Şapka Devrimine,Ağır Vergilerden tutun,çok uzun Askerlik Sürelerine,Jandarma Dipçiğiyle kurulmuş Kültürel Yasaklardan tutun,gık diyenin tepesine binen Yargı Sistemine kadar Halkı bezdiren 'Diktatörvari' bir yönetimin iş başında olmasıdır.Yani basite indirgersek,'Geldi İsmet-Gitti Kısmet' Ekonomisi ve 'Yoksul adam şapka taksa ne olur fes taksa ne olur' mantığı Sağ kesime egemen olmuştur.Aslında bu konuda yüzlerce örnek verilebilir ama burası 750 sayfalık bir kitap olmadığı için kısa kesiyorum.

Bir de duruma,Sol-Liberal-Demokrat-Özgürlükçü kesimden bakalım.Ancak bu defa uzun uzun paragraflar yerine kısa maddelerle yetineceğim.Şöyle:

1-Dersim Olayları

2-Varlık Vergisi

3-Yunanistan ile Mübadele ve örneğin Trakya'dan Yahudilerin Sürülmesi Meselesi,Irkçı İskan Politikaları

4-Kürt kimliğinin tanınmaması ve baskılanması

5-Şovenist bir Milliyetçilik,Devleti Kutsallaştırma

6-Takrir-i SükunYasaları ve gerçekten de Homojen,Tek sesli ve Tek tip yurttaş-toplum yaratma ülküsü vs.

İmdi,bugüne gelecek olursak,doğrudur köprülerin altından çok sular akmıştır ve nasıl Dünya değiştiyse CHP'de değişmiştir.Ancak Partinin bu imajı,CHP adını duyunca tüyleri diken diken olan geniş bir kitlenin hala varlığını sürdürmesi gerçeğini silemez.Eğri oturup doğru konuşalım,niye CHP hep seçim kaybediyor,niye ancak %25-30 bandında sürünüyor?İşte bu CHP'nin maziden gelen yazgısıdır ve değişeceği de çok şüphelidir.

Toparlayacak olursak,2023 itibarıyla,bence,CHP'nin yapacağı en mantıklı tercih CHP'yi lağvetmek olurdu.Evet,yanlış duymadınız.Parti kendini feshetse ve tüm kadrolarıyla başka bir parti kursa inanın daha başarılı olur ve İktidara gelip Türkiye'yi yönetebilirdi.Çünkü CHP İmajı bu ülkede inanılmaz yara aldı,kötülendi.

Ben CHP'nin tarihini iyi biliyorum.12 Eylül Askeri Rejimi tüm partiler gibi CHP'yi de kapattı.Ancak Deniz Baykal 90'lı yıllarda Türk Solu'nun en büyük hatasını yaparak CHP'yi tekrar diriltti ve eski defterler yeniden açılmış oldu.1989 Yerel Seçimlerinde o zamanki en büyük Sol Parti olan SHP seçimleri kazanarak İstanbul-İzmir-Ankara ve daha pek çok kentin Belediye Başkanlıklarını elde etti.Demem o ki SHP ile bu iş oluyorsa neden CHP ile 1.Parti çıkmak hayal haline geldi? Neden CHP'Lİ bir Cumhurbaşkanı görmek hayal haline geldi?

Özetle şunu söylüyorum.CHP her şeyiyle bitmiş bir partidir ve bu ülkede seçim kazanıp iktidar olması ancak balık kavağa çıkarsa mümkün olur.Sol,seçim kazanmak istiyorsa,yeni bir oluşum ve örnek veriyorum,'Birleşik Sol Parti' gibi yeni bir partiyle politik hayata atılmalıdır.Son 30 yıldır,Atatürk,Bayrak,Vatan Millet Sakarya Edebiyatı nasıl bir işe yaramadıysa,inanın bundan sonra da yaramayacaktır.Ben bile hep 'Sol' kazansın istediğim halde,hiç CHP'ye oy vermedim ve vermem de!

Umarım bu düşüncelerim birilerinin kulağına küpe olur.A.Einstein'in sözü gibi,'Aynı şeyi tekrar tekrar yapıp farklı sonuç beklemek,deliliktir' ve ben bu deliliğe ortak olmak istemiyorum!


Türkiye'de Bir Tabu: Psikiyatri!

Uzak bir akrabamız vardı.Karısı Türkiye'deki ünlü,"Santa Monica" okullarından mezun.Babası çok zengin bir Profesör.Ama, biliyor musunuz,son yıllarını evde zincire bağlı halde geçirdi.Çünkü, Doktorlar "Alzheimer mı Demans mı yoksa başka bir psikiyatrik hastalık mı",bizim bilmediğimiz bir hastalığa yakalandığına hükmetmişlerdi.(Ya da bu konuları konuşmak utanç olduğu için eşe dosta öyle söylenmişti!)Esas acı yönü ise,Ailesi bu hastayı çok iyi bir Bakım Merkezi'ne yatırabilirdi.(Hoş böyle Alzheimer gibi,Psikoz, Şizofreni gibi sorunlu ya da şiddete meyilli olabilecek hastalarin yatırılabilecegi, Bakırköy, Erenköy,Lape gibi Akıl Hastaneleri dışında ya da 2-3 Dolar "Depo"su Özel Akıl Hastaneleri dışında,Modern merkezler, Bakım evleri, Huzurevleri var mı, Huzurevleri böyle sorunlu hastaları kabul eder mi,(Yoksullar için söylüyorum)buna para yeter mi,bu da araştırılması,uğraşılması gereken konulardan.)Ama yapmadılar,belki de "Duyulmasın,millete rezil olmalıyım" düşüncesini taşıyorlardı.Yine bir ihtimal dahilinde,"Alıp başını gitmesin,Belli mi olur,bize saldırmasın" diye zincirlerle bağlamışlardı.Bu durum da sözde Türkiye'nin en gelişmiş kenti İstanbul'da yaşanıyordu.

Bir kaç ay önce,Semtimizde Yaşlı bir Adamın,Kendisi gibi Yaşlı Karısını öldürdüğünü,Yerel Medya'dan okuduk.Çünkü Adam "Alzheimer" hastasıydı ve Eşinin kendisini aldattığı "zannıyla-şüphesiyle" yaşıyordu.Bu çoğu Alzheimer Vakasında yaşanan bir durumdu ve Ailesi ya cehaletten hastalığın farkına varmamış ya varsa bile ona tedavi imkanı sağlamamış ya da tedavi görse bile İlaçlarını düzenli kullanmasına dikkat etmemişti.Olan da masum bir kadına olmuştu.

Bugün Anadolu'da hala zincirle Samanlığa bağlanmış Şizofrenler, Zihinsel Engelliler var mı bilmiyorum ama geçmişte bunların yaşandığını çok okuduk.Osmanlı Akıl Hastalarını Musikiyle,Su sesiyle tedavi ederdi palavrasıyla büyümüş bizler,bir de bugünkü Psikiyatri Dünyasına bakınca şok oluyoruz.Bırakın Akıl Hastalarını topluma kazandırmayı,bu insanlardan bahsetmek bile ülkemde ayıp kabul ediliyor.Bugünün Türkiyesinde,hâlâ ve hâlâ Kızın,Yeğenin,Gelinin bir Akıl Hastalığı ile savaşıyorsa,ondan söz açmak bir utanç gibi görülüyor.Sanki öyle biri yok!Sanki o bir yaşayan ölü!

Ben burada pek çok örnek verebilirim,ama asıl maksat,bu tabuya dokunmak ve bu hastalar için daha iyi bir yaşam konforu sunmak olmalı.Şu an "Her İle Akıl Hastanesi" projesine,belki yeniyetme gençlik bir mizah teması gözüyle bakabilir,ama,Prof.Dr.Arif Verimli'nin bile yeni Hastaneler söylemini desteklediği unutulmamalı."Ateş düştüğü yeri yakar" der bir Türk Atasözü ve en yakınlarınız bu hastalıklara yakalanmadan bunu anlayamazsınız.

Dolayısıyla,bizim bu Psikiyatrik Hastalıklar konusunda daha çok Farkındalık yaratmak ve halkı bilinçlendirmek en büyük amacımız olmalı.Benim pek çok kez dile getirdiğim gibi,Yeni Hastaneler,Yeni AMATEM Merkezleri; yukarıda bahsettiğim gibi Şiddete Meyilli Hastalar için yeni Bakımevleri,Madde kullanımı dahil,topluma ayak uyduramayan bireyler için yeni Rehabilitasyon Merkezleri inşa etmemiz gerekli.

Psikiyatri Bilimine göre,bu hastalıklar,Beyin Kimyası değiştiğinde ortaya çıkar ve pek çok etkenin yanında(Mesela Genetik), Serotonin,Dopamin vb. hormonların az ya da çok olmasıyla ilgilidir.E bir kişide,Diabet hastaları gibi,her hangi bir hormon eksikse,bunda hastanın ne suçu olabilir ki?

Çok eski çağlarda,bu hastaları götürüp Issız Bir Adaya bırakırlarmış ya da içine cin girdi kötü ruhlar girdi diye yapmadık zulüm bırakmazlarmış.Ne yazık ki Batı'nın çoktan aştığı ya da hala aşamadığı bu konu,bizim ülkemizde bir tabu olarak kalmaya devam ediyor.

Demem o ki, Psikiyatri Hastası yakınlarınız ya da tanıdıklarınız varsa,bu konuları konuşmaktan çekinmeyin ve en önemlisi onlarla Empati kurmayı deneyin.Bu durum,ne ayıp ne utanç ne de günahtır!

Ezcümle,Sevgi belki hastalıkları tedavi edemez ama,en azından paylaşmak,empati kurmak ve bu hastaları yargılamamak toplumun yapacağı en büyük iyilik olabilir.Unutmayın ki siz de bir gün,sesler duyup kendinizi Fatih Sultan Mehmet sanmaya başlayabilirsiniz!

Let's Discuss,My Beretta Is Ready!

 İngilizce öğrenmeye ilk başladığım zamanlarda,"Oxford University Press NewHeadway" serisi kitaplarında,"Let's discuss th...